Kategoriler
Seyahat Fotoğraf Hikaye

Yeşile Doğru

Trabzon’dan Rize’ye daha sonra Artvin sınırına kadar ilerleyişin hikayesi. Yeşil doğanın içerisinde ve dünyanın en mutlu insanı olarak… Karadeniz’e bir de bu açıdan bakmak ister misiniz?

GITME KARARI NASIL ÇIKTI?

Karadeniz’in yeşili ile ilk tanışmam 2014 yılında Sinemasal’ın Karadeniz festivali ile olmuştu. Öyle güzel bir festivaldi ki döndüğümde, “Bu Karadeniz çok başkaymış” dedirtti! Sonra Keltepe Zirvesi ekibinin önemli üyelerinden, aynı zamanda ruh adaşım, Ömer Faruk Çelebi ile açıldı mı karadeniz muhabbeti… Sonra bizim Bukla Tur‘un sitesine baktık, karar verdik ve yeni bir serüven için düştük yollara…

Trabzon’da ekip toplantı ve yolculuğumuz başladı!

İLK DURAK, TAR DERESİ

Trabzon Havalimanından yaklaşık 4 saatlik yoldan sonra Tar Şelalesi için arabamızı park ettik. 1,5 km (45 dk ) kolay bir yürüyüşe başladık. Yürüyüş boyunca derede ki sus sesi hoşgeldiniz müziği oldu… Yeşilin kalbine geldiğimizi hissede hissede keyifli yürüyüşümüzü yaptık.

Tar Şelalesine ulaştık. Şelale’nin hemen önünü minik bir yapay havuz yapmışlar. Tabi çılgın tayfa hemen kendini buz gibi suya attı 🙂 O güzel yeşilliğin arasında böyle bir mucizenin oluşturduğu tabloyu hayal edin. Acayip bir görüntü… Mis.

AYDER

Alışveriş işlerimizi hallettikten sonra, karadeniz şarkıları eşliğinde Ayder’e geldik. Ayder bizi sis ile karşıladı. Ama Ayder hakkında ne yazık ki çok güzel cümleler kuramayacağım. Ayder saflığını kaybetmiş tamamen ticaret alanı olmuş. Bu durum çok üzücü, umarım karadenizin her hangi bir yerini aynı duruma düşürmemek için güzel önlemler alırlar…

Neyse, yerleştik pansiyonumuza. 1-2 Saat sonra çıktık Ayder’e şöyle bir tur attık. Akşam yürüyüş rotamızı konuştuk, akşam yemeğini yedik, hazırlıkları yaptık ve uyku için geçtik odalara.

POLAKÇUR YAYLASI – KÖRAHMET

Sabah erken kahvaltının ardından Polakçur Yaylası’na gittik. Bizi, yayladaki inekler karşıladı! 🙂 Çıkardık batonları… Sürdük güneş kremlerimizi… Taktık gözlüklerimizi… Palakçur’dan 12km’lik yürüyüşümüz başladı!

4 saatlik 3010m’ye kadar başlarda az eğimli, sonlarda dik eğimli tırmanış sonrası, Körahmet’e geldik. Zirvede bir güzel soluklandıktan sonra kumanyalarımızı yiyip bir güzel öğle uykusu (Siesta) çektik…

Harika uykudan sonra sularımızı tazeleyip inişe geçtik.. Sonra sırayla, Salafet Yaylası, Karamolla Mezrası’na . Ardından da Hevek Yaylası‘na …

Bu yürüyüş ile hayatımızda bir ilk gerçekleştirip, Rize’den Artvin’e yürümüş olduk. Kısaca bir ilden, diğer bir ile yürüyerek gittik diyebiliriz!

Daha havalı oldu 🙂

Yürüyüş: 8.5 Saat

Zorluk Derecesi: Zor, iniş-çıkışlı eğim.

HEVEK YAYLASI

Rotamız inanılmaz keyifliydi. Taşlık patika yollardan, Hevek yaylasına ulaştık ve kalacağımız yere yerleştik.

OLGUNLAR – DİLBERDÜZÜ

Sabah kahvaltıdan sonra sırt çantalarımızı katırlara yükleyip Hevek‘ten ayrıldık. Yüksek tepelerin arasında yürümek bize ayrı bir haz verdi! Dere sesi ve mis kokular tabi ki muhteşemdi! Buradan 1 saatlik neredeyse düz bir yürüyüşle 2400 metre yükseklikteki Nastaf Yaylası’na vardık. Uzun moladan sonra yürüyüşe devam edip 3 saatlik yürüyüşle Dilberdüzü kamp alanına (2900 m) vardık.

KAMP ALANI

Siz hiç 2600m olan bu kamp alanında samanyolunu izlerken en çok sevdiğiniz şarkıyı dinleyip dans ettiniz mi? yapın çok ama çok güzel oluyor! (hayal et!)

KAMPTAN AYRILIŞ…

Kaçkar Zirve yaptıktan sonra kamp alanından ayrılıp Naletleme Geçidi için yola çıktık… Olgunlardan geldiği yolu bildiğim için grubun yaklaşık 20-25 dk gerisinden tek başıma yürümeye başladım. Kulaklığımı, şapkamı ve gözlüğümü takıp, yürümeye başladım… Kendimi “Into the Wild” filminde ki Christopher gibi hissettim. Hani bazen insanın yalnız kalması harika gelir ya.. Ben onu Kaçkarın harika patikalarında yürüdüğümde gerçekten hissettim. İstediğim zaman durdum. Suyun sesini dinledim, kafamı kaldırıp o güzellikleri izledim…

Çok güzel bir deneyimdi ve bunu herkese tavsiye ediyorum!

Sanırım bunun için bir kez daha gidebilirim.

Önemli Not: Çok farklı bir deneyim olan, Kaçkar Zirve yazısını ayrıca yazacağım!

NALETLEME GEÇITI

Olgunlar dan yaklaşık 5,6 saat yürüdükten sonra naletleme geçitine geldik. Çok fazla inişli çıkışlı ve kayalıklı olduğu için naletleme deniyor sanırım. Ama zirveye çıktığımız için baya kolay geldi! 🙂 Tepeye çıktığımızda kumanyalarımızı yedik. Daha sonra inişe geçtik… İniş sırasında, inanılmaz sis ve harika çiseleyen yağmur vardı. İşte o zaman tam anlamıyla Karadenizi yaşadık dedik! Şarkılar söyledik.. Eğlenerek indikten sonra arabalara bindik ve Ayder yaylasına geri döndük…

TEŞEKKÜRLER

Bu deneyim için başta, ruh adaşım Ömer Faruk Çelebi’ye, rehberimiz Gökay Bıyık’a ve tüm tur arkadaşlarıma teşekkür ederim. Unutmadan, siz de bu deneyimi yaşamak isterseniz;

Bukla Tur – Trans Kaçkar ‘linkinden katılabilirsiniz.

Yazıyla ve fotoğraflarla ilgili görüşlerinizi benimle paylaşırsanız, ayrıca mutlu olurum 🙂

YAZI, DECATHLON’DA! 🙂

Decathlon Türkiye ailesine çok teşekkür ediyorum! 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir